10 Mart 2013 Pazar






BIKTIĞIMIZ ANLAR KENDİ YALNIZLIĞIMIZ OLABİLİR Mİ? 
Günler,aylar hatta saatler boyunca sıkıldığımız,bıktığımız anlarda hep hayaller kurulur.Bazıları  gerçekleşebilecek bazıları da hep aynı kalacak hayaller..
Derslerden,aile hayatından ve aşk hayatından hayaller ne de güzeller.Derslerin iyiye odaklı olması,aile yaşamımızda ailemizle hep iyiye yönelik olay övgüsünün gitmesi.Aşk'a gelirsek,bizim olmayacak birini ya da ona ulaşmak için elimizden geleni yaptığımız hayallerimizi tatlandırırız.İnsanın özündedir sanki bıkkınlık,bir olay olmasa da bazen çokta mutlu olsak bile sıkılırız,bunalırız yaşamdan..Belkide problemin bize verdiği asıl sorudur yalnızlık acaba biz yalnız olduğumuz anlarda mı sıkılırız? Sorun burada başlar..
Yalnızlığı bir matematik sorusuna benzetebilir miyiz? O soruyu çözme aşamasına kadar uğraşırız.Ama sonuç olarak bir şekilde çözümü buluruz,hocamızdan veya bir başka birinden bile olsa sorunun çözümünü buluruz. Kendimize sormamız gereken soru ise ben bu soruyu neden çözemiyorum? Çalışmadığım için mi yoksa çalıştığımı zannedip yapamadığım için mi?
Bizlerde biliriz ki çalıştığımız zaman herşeyin üstesinden gelebiliriz. Yalnızlıkta böyle bir şey değil midir? Eğer sürekli içimize kapanıp ben yalnızım,hayattan bıktım üstüme geliyor,dertlerim çok fazla ölmek istiyorum gibi cümleler kurarız.Aslında birşeylerle uğraşırsak yalnız olmadığımızı da anlarız.Örnek; Resim yapmak, bizi hayaller ülkesine götürür.Çok iyi resim yapmamız da gerekmiyor zaten.Resim güzel çizemiyorsak renklerle uğraşalım renk geçişlerini yaşadığımız hayata göre şekillendirelim.Yaptığımız renkler bizi belirlersin,mavi rengin altına yeşil yeşilin altına turuncu.Bunlar bizim kafamızı ve yalnızlığımızı giderecek şeyler..
Müzikte öyle değil midir? Sonra dans? İyi dans etmemiz gerekmiyor ya da sesimizin güzel olması gerekmiyor. Evinizin veya bulunduğunuz ortamın heryerini kapayın camlar v.b yerleri.Sonra bağıra çağıra şarkı söyleyin ve dans edin.Kendi sesiniz size iyi gelmiyorsa  açın herhangi bir müziği dans etmeye başlayın..
Eğer hayatımız içerisinde uğraşacak şeylerimiz olursa yalnızlığımız azalır..

D.Kahraman

ENGELLER YOKTUR,HAYATINIZDA ENGEL OLARAK GÖRDÜĞÜNÜZ ŞEYLER VARDIR!



ENGELLER YOKTUR,HAYATINIZDA ENGEL OLARAK GÖRDÜĞÜNÜZ ŞEYLER VARDIR!
Engel nedir bilir misiniz? Engel kolda,bacakda veya vücudun herhangi bir yerinde olan sorunlar değildir.Asıl engel şu beynimizi gerekli şeylere kullanmamamızdır.Bazı insanların yadırgadığı adlarını ‘’Engelli’’ diye tanımladığı,onlar hakkında hiç bir fikire sahip olmadığı onlar hakkında sadece gereksiz konuşan kişilere sesleniyorum;emin olun onlar sizden daha başarılı yaşıyor hayatlarını,ve daha mutlular..
Örnek olarak birkaç insan sunacağım size;
Eli Bowen
Eli Bowen, Amerika’nın Ohio eyaletinde 1844′te dünyaya geldi. 10 çocuklu bir ailenin son üyesi olarak geldiği bu dünyaya gözlerini biraz eksik açmıştı çünkü ayakları beline bitişikti bir başka deyişle bacakları olması gerekenden çok daha kısaydı.Gençliğinde ailesini geçindirmek için çiftliklerde çalışmaya başlayan Eli, ellerini kullanmakta o kadar usta olur ki bir gün onu tesadüfen izleyen sirk sahipleri onunla çalışmak ister.13 yaşında Barnum ve Bailey Circus tarafından işe alınan Eli Bowen, “Bacaksız Akrobat” olarak Avrupa turnesine çıkar ve ünü kısa zamanda tüm dünyaya yayılır.26 yaşında Mattie isimli genç bir bayanla evlenen Eli Bowen, dört sağlıklı çocuk sahibi olur. 2 Mayıs 1924′te dünyanın en meşhur akrobatı olarak hayata veda eder..
Eşref Armağan
Ankara’da yaşayan ve doğuştan görmeyen Eşref Armağan 41 yıldır resim yapıyor. Amerika ve Avrupa’da sergiler açan Armağan, Amerika eski Başkanlarından Clinton’ın da portresini yapmış. Menajeri Joan Eroncel ile birlikte gittiği ülkelerde uluslararası ün kazanan Eşref Armağan’ın beyin yapısı Harvard Üniversitesi’nde incelenmiş ve görmediği halde nasıl resim yapabildiği bilimsel çalışmalara konu olmuştur. Dokunuşları ile gören Armağan, 1994 senesinde senesinde Joan Eröncel isimli 30 sene evvel Türkiye’de evlenmiş Amerikalı bir hanım ile tanışır ve bu hanım sayesinde uluslar arası bir üne kavuşur.Türkiye’nin yetiştirdiği değerli yeteneklerimizdendir.
Görmeyen bir insan 41 yıldır resim yaparken hangi ENGEL’DEN bahsediliyor?

Nerede olursanız olun, elinizdekilerle yapabileceğinizi yapın..
DİLARA KAHRAMAN